Uluslararası Djokhar Dudayev Konferasının Sonuç Bildirgesi

23 Nisan 2016 Cumartesi günü Polonya’nın başkenti Varşova’da düzenlenen “Nesiller Arası İletişim. Çeçenya’nın İlk Devlet Başkanı Djokhar Dudayev’in Hayatı ve Ölümü” adlı konferansın sonunda oy birliği ile bir sonuç bildirgesi kabul edildi ve bir mektup olarak uluslararası kurumlara ve Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderildi.
Konsolosluğumuz tarafından Türkçe’ye tercüme edilen sonuç bildirgesi ve çağrı metni aşağıda yer almaktadır:
Ban Ki-Moon
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri
Martin Schulz
Avrupa Parlamentosu Başkanı
Pedro Agramunt
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı
Joe Biden
Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı
“Bugün insan hakları üzerine sadece Çeçenlerin akıbetini haykıranlar konuşabilir“, Tagesspiegel , 07.02.2001
Küresel Dayanışma ve Temel İnsani Değerlerin Korunması Hakkında Soru
Avrupa’daki Çeçen diasporası temsilcileri, demokratik Avrupa Birliği’nin insani organizasyonlarının temsilcileriyle birlikte Polonya’nın başkenti Varşova’da “Nesiller Arası İletişim. Çeçenya’nın İlk Devlet Başkanı Djokhar Dudayev’in Hayatı ve Ölümü” adlı uluslararası konferansta Çeçen halkının tarihsel sürecini ve geleceğe yönelik eğilimlerini tartışmıştır.
Dünya üzerindeki tüm ulusların tarihsel bir vatanı bulunmaktadır. Çeçenlerin tarihsel hafızalarına göre, topraklarında 2 bin yılı aşkın süredir yaşamaktadır. Ancak 1859 yılında, yaklaşık bir asır süren bir savaşın sonunda Rus İmparatorluğu Çeçenya’yı tamamen ele geçirebilmiştir. Ne var ki, Çeçen halkının özgürlük için verdiği mücadele asla sonlanmamıştır. 11 Mayıs 1918’de Çeçen halkı Kuzey Kafkasya’nın diğer halkları ile birlikte, Rusya’dan ayrı bağımsız bir Dağlı Cumhuriyeti’ni kurmuştur. 1919 yılında, Bolşevikler Çeçenya’yı işgal etmiş ve burada en şiddetli komünist rejimi tesis etmiştir. 23 Şubat 1944 tarihinde, Stalin Çeçen halkına yönelik bir soykırım gerçekleştirmiş, tüm Çeçen halkını Orta Asya ve Kazakistan’a sürgün etmiş, bu sürgün sırasında Çeçen halkının %70’i hayatını kaybetmiştir.
27 Kasım 1990’da, Çeçen-İnguş Yüksek Konseyi, evrensel ölçekte kabul gören uluslararası hukuk kurallarına ve aynı zamanda dönemin SSCB hukuk kurallarına uygun olarak Çeçen-İnguş Cumhuriyeti’nin egemenliğini ilan etmiştir. 27 Ekim 1991’de Çeçen Cumhuriyeti parlamento ve devlet başkanlığı seçimlerine gitmiştir. Bu seçimlerde Devlet Başkanı olarak Djokhar Dudayev seçilmiştir. 12 Mart 1992’de Çeçen Cumhuriyeti Parlamentosu Çeçen Cumhuriyeti’nin Anayasası’nı kabul etmiştir.
11 Aralık 1994’te Rusya, Çeçen Cumhuriyeti İçkerya’ya karşı büyük kuvvetleri, tankları, ağır bombardımanı ve uluslararası sözleşmelerle yasaklanmış silahları (misket bombası, kimyasal ve radyoaktif içerikli bombalar) kullanarak yıkıcı bir savaşa başlamıştır.
21 Nisan 1996 tarihinde, Rusya, Çeçenya’da dünya üzerinde evrensel ölçekte kabul gören demokratik kurallara – ülke genelinde özgür seçimler, uluslararası gözlemcilerin varlığı, diğer ülkelerle işbirliği – uygun olarak seçilmiş, meşru Devlet Başkanı Djokhar Dudayev’i katletmiştir. Djokhar Dudayev, Çeçen halkının ulusal kahramanıdır, bugün ve gelecek için meşru ve ahlaki bir örnek teşkil etmektedir.
Bugün Çeçenya’da çok büyük insan hakları ihlalleri gerçekleştirilmektedir : kişisel güvenlik bulunmamaktadır, özgürce konuşma hakkı yoktur, insanlar kaçırılmakta ve ortadan kaybolmaktadır. İktidar, bir tiranlığın ve despotizmin elindedir.
Şu anda, Çeçen Cumhuriyeti İçkerya’nın meşru hükümeti sürgünde, Bakanlar Kurulu Başkanı Akhmed Zakayev’in liderliğinde faaliyetlerini sürdürmekte, ulusal kimliğin korunması, dil, eğitim ve kültür gibi kompleks konular üzerinde çalışmaya devam etmektedir. Sürgündeki Çeçen siyasetçiler ve halk figürleri terörizm ve şiddet fikrini tamamen ve esastan reddetmekte, Çeçenya’nın bağımsızlığı sorusunun çözümünü uluslararası yasal siyasi mecrada aramaktadır.
6 Eylül 2010 tarihinde, Rus hükümeti tarafından kabul edilen “2025 yılına kadar Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’nin Sosyo-Ekonomik Kalkınma Stratejisi” belgesi, temelde özellikle Çeçenya olmak üzere kolonizasyonun ilerlemesini sağlamayı hedeflemektedir. Bu belgede, “Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’ni terk eden Rus nüfusun, buralara geri dönderilmesi bugün için stratejik bir hedef arz etmektedir…”, “Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’nde istikrar için Rus nüfusun varlığı önemli bir faktördür…”, “Rus nüfusunun sosyal tercihlerine göre bölgede Eğitim ve Bilim alanında yatırımlar yapılması…”, “Rus nüfusun geri dönüşünü sağlamak ve bölgeyi terk etmelerini engellemek üzere (ev, seyahat masrafları ve iş tazminatı dahil olacak şekilde) makul bir sosyal yardım…” ifadelerine yer verilmektedir. Ancak, belgede yer alan bir madde, gizli sömürge adımını açıkça ortaya koymaktadır: “Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’ndeki işgücü fazlasına bir çözüm bulmak amacıyla, Kuzey Kafkasya’dan Rusya’nın diğer bölgelerine yıllık en az 30 – 40 bin kişinin göç ettirilmesi…”. Bu “Stratejiye” göre, Kafkasya halkları Rusya’nın diğer bölgelerine göç ettirilmeli ve Rus halkı ise Kuzey Kafkasya’ya getirilmelidir. Bu Çeçen halkının geleceği için çok tehlikeli bir adımdır.
Çeçen halkına yönelik pek çok ülkedeki ve uluslararası kurumdaki siyasi ve manevi desteğe minnettarız:
Amerika Birleşik Devletleri Senatosu’nun, 24 Şubat 2000 tarihli “Çeçenya’daki Çatışmalara Barışçıl Bir Çözüm Bulunmasına Dair” kararında, “Çeçenya halkı, Rus hükümetine karşı meşru müdafaada bulunma hakkına sahiptir” denilmekteydi.
Avrupa Parlamentosu Parlamenterler Meclisi’nin 2 Nisan 2003 tarihli “Çeçen Cumhuriyeti’ndeki İnsan Hakları Durumuna Dair” kararında, “Yaklaşık 10 yıldır Çeçen halkı daimi korku içerinde yaşanmaktadır” denilmişti.
Avrupa Parlamentosu’nun 2003/2230 (INI) numaralı tavsiyesinde, “Çeçenya, Rusya’nın iç meselesi değildir, insan hakları ihlalleri açıkça uluslararası güvenliğe yönelik bir tehlikedir” denilmekteydi.
Rusya’nın Çeçenya’ya karşı yürüttüğü savaşla (1944 – 1999 yılları) ilgili olarak, Avrupa Parlamentosu 20 kez, Avrupa Parlamentosu Parlamenterler Meclisi 19 kez, Amerika Birleşik Devletleri Senatosu 10 kez, Litvanya Parlamentosu 9 kez, Rusya’nın yüzlerce yıllık değişmeyen sömürge siyasetine atıfta bulunmuş ve 1944 yılında Çeçenlerin topluca sürgün edilmesini soykırım olarak ifade etmiştir.
Yukarıda bahsedilen hususları değerlendirirsek ve uluslararası hukuk prensip ve normlarında hiçbir şeyin ve hiç kimsenin unutulmadığını dikkate alırsak, özellikle bugün Gürcistan, Ukrayna, Kırım ve bilhassa Kırım Tatarları’nın haklarının konularını gündeme alırken, Çeçen halkının taleplerini ve yasal konularını unutamayız. Çeçenya problemi henüz çözüme kavuşturulmuş değildir, bu konu unutulamaz ve bu konuda sessiz kalınması kabul edilemez, zira bu konu bugün Rusya’nın uluslararası arenadaki saldırganlığının köklerinde yatan nedendir. Bu konuyu dikkate almamak demek, insanlığın dışına çıkmaktır.
İnsanlık için yüksek saygı işareti olarak, Çeçenya’nın bugün içerisinde bulunduğu ahlaki ve siyasi durumu dikkate aldığımızda, Çeçenlerin unutulmaması gerektiği ve bir devlet olarak tanınmasının elzem olduğu yönünde görüşümüzü bildiriyoruz. Bu yönde atılacak her bir adım, uluslararası toplumun uluslararası güvenliğin bir bileşeni haline gelmiş adaletsizlik ve suç gerçekliği önünde insanlığın bir kanıtı ve Çeçen halkı için bir umut olacaktır.
Konferans adına.
23.04.2016
© Ickerya.com